Çocuğun kendi kendine yemek yemeyi öğrenebilmesi için sekizinci-dokuzuncu aydan itibaren eline çatal ve kaşık verilmelidir. Hiç kuşkusuz başlangıçta üstünü ve ortalığı kirletecektir. Çoğu anne bu nedenle çocuk en az üç-dört yaşına gelene kadar, kendi kendine beslenmesine karşı çıkar. Bu tutum son derece yanlıştır. Çocuğun mamaya ellerini sokmasına ve etrafa bulaştırmasına sert tepki gösterilmemelidir. Çocuğun masa adabına uygun beslenmeyi öğrenmesi bir gelişim sürecidir. Bu aylarda yapacağı denemeler bu sürecin kaçınılmaz bir parçasıdır. Bu nedenle anne ve baba çok sabırlı olmalıdır. Aksi takdirde çocuk yemek yeme konusunda ileri yaşlara kadar birine bağımlı olur. Anne, ekmek içi, muz, kabuğu soyulmuş şeftali gibi yiyecekleri çocuğun eline vermelidir. Kaşık ve bardağı ağzına götürmesine yardımcı olmak öğrenmesini kolaylaştırır. Çünkü çocuk çatal ve kaşığı kullanmasın yaşla değil deneyimle öğrenir. 12-18. aylar arasında kendi kendine beslenmekten hoşlanır. Ancak kaşığı henüz iyi kullanamadığından sofrada parmaklarıyla alabileceği türden besinlerin bulunması yararlıdır. Başlangıçta sulu yemekler yerine patates, elma püresi, yumurta-peynir paparası gibi tabağa ve kaşığa yapışan koyu kıvamlı, dökülmesi zor olan yemekler verilmelidir. Çocuğa tek başına yemesi için uygun bir kaşık verilerek, başlangıçta daha çabuk doyabilmesi için diğer bir kaşıkla yardım edilmelidir. Bir-iki yaş arasındaki çocuklar büyüme hızları yavaşladığından genellikle daha az yemeye başlarlar. Bu dönemde yemek seçme, yemeyi reddetme gibi davranışlar da sıklaşır. Anne-babanın yedirme ısrarları, ödüllendirme, ceza verme tutumları çocuğun yeme alışkanlıklarını olumsuz etkiler. Çocuğun bazı günler az yemesi, hatta bazı öğünlerde hiç yememesi bu yaşın özelliğidir, önemsenmemelidir.
Damak zevki yavaş geliştiğinden çocuk büyüdükçe sevdiği yemek çeşidi de artacaktır. Değişik yemek çeşitlerine alıştırarak yemek seçme alışkanlığı edinmemesi sağlanmalıdır. Tek tür beslenme alışkanlığının en sık rastlanan örneği aşırı miktarda süt içme nedeniyle diğer besinlere yer kalmamasıdır. Bir yaşından itibaren çocuk mama iskemlesine oturtularak aile sofrasına katılır. Anne-baba çocuğun yiyeceği besinlerin çeşidini seçer, ancak miktar çocuğa bırakılmalıdır. Yemek zamanının sosyal bir olay olduğunu, belli bir düzenle yenildiğini görerek öğrenir. Büyüklerin yemek seçmesi, yemeği beğenmemesi çocuğu olumsuz etkiler. Çocuk, anne-babanın beslenme tarzı ve alışkanlıklarından etkilenir. Örneğin kuzu eti sevmeyen babanın çocuğu, evde yenilmediği için kuzu eti tatma olanağı bulamaz. Tatlılara düşkün annenin çocukları genelde tatlı yeme alışkanlığını sürdürür. Anne-babasının tuz kattığını gören çocuk bunu taklit ederek fazla tuzlu yeme alışkanlığı edinebilir. Şeker yeme, kolalı içeceker ve hazır satılan meyve suları içme alışkanlığı da bu yaşlarda edinilir. Anne-babanın beslenme alışkanlıklarında bir dengesizlik varsa çocuğun sağlıklı beslenebilmesi için bunu değiştirmenin tam zamanıdır.
İki yaşına kadar çocuğun kolayca çiğneyebileceği ve yutabileceği besinler verilmelidir. Fındık-fıstık, sosis, üzüm, şeker, phatlamış mısır gibi yiyecekler çocuğun solunum yoluna kaçarak boğulmasına yol açabildiğinden, çocuk üç-dört yaşına gelmeden verilmemelidir.
Bir yaşından itibaren çocuğun:
1.Proteinler (et, balık, tavuk, yumurta, baklagiller),
2.Sütlüler (bol kalsiyum ve protein içerikli süt, peynir, yoğurt vb),
3.Meyve ve sebzeler (bol A ve C vitamini içerikli),
4.Nişastalılar-tahıllardan (bol karbonhidrat içerikli un, patates, pirinç vb) oluşan dört ana besin grubunu içeren karışık bir diyeti olmalıdır.
hayatbebek.com