Kadına Yönelik Duygusal-Psikolojik Şiddet

Kadınlara yönelik şiddet hakkında yaptığımız bu söyleşide ”Kadınlara Yönelik Duygusal-Psikolojik Şiddet”i  konusunu ele elacağız. Avukat Şenay Karataş’ın  yazısından sonra şiddet konusunu yeniden konuşarak, farkındalık yaratmak istedik. Şiddetin 4 temel ama içlerinde ayrılan ve bir çok kadının yaşadığı toplum, çevre ve aile düzeni içinde ne olduğunun farkında olmadığı şiddeti tanımlamaya çalışacağız.

 Merhaba Şenay, öncelikle dijital dergimiz için yazdığın ‘Kadına Yönelik Şiddet’ yazısı için teşekkür ederim. Ayrıntılı ve konuyu birçok yönüyle ele alırken ‘İstanbul Sözleşmesi’nin biz kadınlar için ne kadar önemli ve değerli olduğunu yeniden hatırlattın.

Merhaba, öncelikle kadınlar bakımından şiddete karşı oluşturduğunuz farkındalık ve geliştirdiğiniz duyarlılık için ben teşekkür ederim. Bu anlamda ulaşabildiğimiz, bu farkındalığı sağladığımız her bir kişiyi, bu mücadeleye kattığımız her bir adımı çok kıymetli buluyorum.

Bu konuyla ilgili her gün birçok yeni haberle karşılaşıyoruz. Türkiye’de şiddete uğrayan kadınların sayısı mı artıyor, yoksa bizlere bu haberler daha mı hızlı ulaşıyor bilmiyorum. Yazında şiddeti 4 ana başlık altında toplamıştın. Fiziksel şiddet, ekonomik şiddet, psikolojik-duygusal şiddet, cinsel şiddet. Kadına Yönelik Şiddet, İstanbul Sözleşmesi – Kadınsal Mevzular (kadinsalmevzular.com) 

Yakın ilişkilerde şiddet dünya genelinde kadın ve erkekleri etkileyen oldukça yaygın bir sorun. Hem Türkiye’de hem de dünya genelinde 3 kadından birinin şiddet mağduru olduğunu belirten araştırmalar mevcut. Ben  Duygusal-Psikolojik Şiddet konusunda bazı sorular sormak istiyorum. Birçok kadın ilişkisinde bu şiddet türünü yaşadığının farkında bile değil. Oysa oldukça yaygın olduğunu görüyorum.

Şiddet denilince en sinsi biçimi olan duygusal-psikolojik şiddet, bazen en duyarlı kadının bile gözden kaçırabileceği bir durum olabiliyor maalesef. Bu bakımdan duygusal-psikolojik şiddet tanımını mümkün olabildiğince geniş tutmak gerektiğini düşünüyorum. Bu nedenle; hakaret etmek, küfretmek, aşağılamak, küçük düşürmek, kıskançlık yapmak, tehdit etmek, kişiye kendini yetersiz hissettirecek söz ve eylemlerde bulunmak, kişinin kendini ifade etmesine engel olmak, kişinin başka insanlarla iletişimine/görüşmesine engel olmak, kişinin giyinme özgürlüğüne müdahale etmek gibi fiziksel baskı olmaksızın duygusal ve psikolojik yönden kişiyi baskı altına alan her türlü söz ve eylemi bu kapsamda değerlendirmek gerekiyor.
En belirgin olan hakaret/küfürden tutalım da toplumda “seven erkek kıskanır”daki kıskançlığa kadar, aşağılamaktan tutun da kişiyi içten kemiren değersizleştirme duygusunun sinsice zerk edildiği “gaslighting”e kadar çok geniş bir yelpazede ele alınması gerekiyor bu başlığın. Özellikle sosyo-kültürel bakımdan ataerkil yargıların çokça içselleştirildiği, dile/atasözüne kadar yerleşmiş “değer-sizleştime yargıları”nın artık normal karşılandığı Türk toplumunda tabiri caizse “öküz altındaki buzağı”yı bulana kadar erkeğin her bir hareketini doğru okumayı bilmeliyiz. Çünkü tam da bu nedenle bahsettiğiniz gibi, birçok kadın yaşadığı duygusal şiddetin farkında olamıyor. Taa ki fiziksel şiddete dönene kadar.

Duygusal-Psikolojik Şiddet nedir? Etrafımızda ki bir çok kadın ne olduğunu bilmiyor.

Nedir bu sinsi şiddet biçimi ve anlaşılması neden bu kadar zor. Birkaç örnek üzerinden gidelim.

PSİKOLOJİK ŞİDDET TÜRLERİNE ÖRNEKLER:

 “Seven Erkek Kıskanır”

Kadının giyim tarzına karışan erkek partner örneği ve bu durumun “seven erkek kıskanır” bakış açısıyla normalleştirilmesi karşılaşılan en yaygın duygusal-psikolojik şiddet örneğidir. Kadının birey olarak hiçe sayıldığı, kendi seçim hakkının engellendiği bu çarpık anlayışın sevgi ile açıklanması, bunun bir duygusal-psikolojik şiddet olduğu gerçeğini örtemez. Bu kıskançlık; kadının giyim tarzına karışmak, görüştüğü kişi veya arkadaş ilişkilerine müdahale etmek, sosyal yaşantısını engellemek biçiminde sıkça görülmektedir.

“Duygusal Şiddet ya da Partner Mobbingi”

Daha sinsi boyutunu, özellikle sosyo-ekonomik bakımdan özgürleşmiş, kariyer anlamında kendini ortaya koyabilmiş kadınların erkek partnerleri tarafından “iş hayatında yok sayılması” olarak görebiliriz. Kadının mesleki başarısının küçümsenmesi, kariyer hayatındaki emeklerinin küçümsenmesini işyeri bakımından nasıl “mobbing” olarak değerlendiriyorsak, aynı bakış açısının duygusal ilişkideki karşılığı da “duygusal şiddettir”. Kadının erkek partnerden daha fazla para kazandığı, kariyer bakımından ondan daha iyi pozisyonlarda yer aldığı bir duygusal ilişkide kadının emeğinin, kariyerinin küçümsenmesi, kadına sürekli yetersizlik duygusunun yaşatılması da şiddetin bir başka boyutudur. Bazen kadının iş ve kariyer hayatından koparılması, buna da yaşam şartlarında meydana gelen değişikliklerin bahane edilmesi de bu kapsamda yaşanan en yaygın örnektir.

“Gaslighting”

Duygusal-psikolojik şiddetin literatürde “gaslighting” olarak yer bulduğu en tehlikeli halinden de söz etmek istiyorum. Özellikle narsistik kişilik bozukluğuna sahip partnerleri olan kadınların yaşadığı bu durum en zor anlaşılan durumdur. Bıçak kemiğe dayanmayana kadar anlaşılamayacak kadar sinsi bir durumdur. Kadının yaptığı davranıştan, aldığı tavırdan ve en nihayetinde kendinden şüpheye düşürerek onu kişilik erozyonuna uğratan, hafıza-algı-akıl sağlığı ile oynayan bir manipülasyon yöntemidir. En yaygın ve klasik örnekle açıklamak istersek; kadına karşı yapılan aşağılamaların, hakaretlerin birer “şaka” olduğu, kişinin “çok hassas ve alıngan olduğu”, “her şeyi amma da abarttığı” manipülasyonları ile kadını gerçekten böyle hissettiğine ikna eden, en nihayetinde yapılan hakaret ve aşağılamaların birer şaka-takılma olduğuna ikna eden, bu hali ile duygusal şiddeti normalleştiren bir psikolojik şiddet biçimi olarak açıklayabiliriz.

Bir kadın ilişkide olduğu kişi tarafından psikolojik şiddet gördüğünü nasıl fark edebilir? Gördüğü şiddet karşında ne yapabilir? Nasıl yardım isteyebilir?

NASIL FARK EDERİZ – FARKEDİNCE NELER YAPABİLİRİZ?

Bu söyleşiye başlarken de dediğim gibi, şiddetin en sinsi ve maalesef kültürel örgülerle en iyi şekilde kamufle edilmiş halleri olduğu için duygusal-psikolojik şiddete karşı kadınların çok güçlü sensörlere ihtiyacı var. Öncelikle gerçek bir kadın hakları bilinci ve farkındalık. Eskilerin “öküz altında buzağı arama” yeni jenerasyonun “duyar kasma” olarak küçümsediği tüm sensörler aslında bizim bu şiddeti fark etme yolundaki en büyük enstrümanlarımız. Yapılan davranış, eğer içimizde bir yerlerde her türlü “ama”dan her türlü “bağ”dan bağımsız biçimde bizi rahatsız ediyorsa burada duygusal şiddet vardır diyebiliriz. En geniş hali ile tam da böyle algılamak gerekir. Erkek partnerin “aslında ne kadar sizi sevip düşündüğünden” bağımsız olarak söylediği söz içinizde bir yerde bir yara açıyorsa duygusal olarak şiddet görüyorsunuzdur. Tıpkı sizi sevdiği halde tartışırken “ufak bir tokat atan” partnerinizin size uyguladığı şeyin fiziksel şiddet olduğu nasıl su götürmez bir gerçekse, duygularınızda hasara neden olan saldırı da duygusal şiddettir.

Bu durumla başa çıkma yolu ise; öncelikle mümkünse partnere sınırlarını belirtmek ve yaşanan şeyin şiddet olduğu konusunda onu da uyarmak olmalıdır. Karşımızda bundan anlamayan bir kişi varsa da diğer çözüm olarak kadının arkasına dahi bakmadan oradan kaçmasını önermek dışında bir çözüm göremiyorum.

Duygusal-Psikolojik şiddet durumunda da kadının, önceki yazımda da belirttiğim gibi, tüm şiddet biçimlerine karşı kullanabileceği hukuki yollara başvurma hakkı vardır. Koruma kararı, şikayet, boşanma davası açmak gibi hukuki haklar, burada da geçerlidir.

Yine başvuru yapılacak kurumlar bakımından da aynı şeyleri söyleyebiliriz. Yine karakol, savcılık, mahkemeler, ücretsiz hukuki destek için Baro kadın hakları uygulama merkezleri, ŞÖNİM, kadın örgütleri,…

Duygusal-Psikolojik şiddette en büyük sıkıntı ispat sorunu. Burada, fiziksel şiddet ispatındaki darp raporu gibi bir delile sahip olunamadığı için, hukuki anlamda ciddi ispat sorunu yaşanmakta. Ancak duygusal-psikolojik şiddetin ispatı içinde şiddet içeren sözlerin/mesajların kayıt altına alınması biçiminde delillerin kullanılması mümkündür. Yine son yıllarda, duygusal-psikolojik şiddete karşı da koruma kararının alındığı emsal kararlar oluşmuştur. Bu bakımdan, duygusal-psikolojik şiddete uğrayan kadınların buna dair her türlü delili toplaması da darp raporu gibi işlev görebilir.